BATUM'UN TARİHİ

 Batum’un tarihi, binlerce yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Şehir, zengin kültürel ve tarihi geçmişiyle bilinir. İlk yerleşim izleri, M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanmaktadır ve antik çağlarda bölge, Kolhis Krallığı’nın bir parçasıydı.

 Batum, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 8. yüzyılda Yunan kolonistler tarafından kurulan bu antik yerleşim, zamanla Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ve Pers İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir.

 Orta Çağ’da, Batum bölgesi Gürcü Krallığı’nın bir parçası haline gelmiştir. 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolü altına girmiş, ancak 17. yüzyılda tekrar Gürcistan Krallığı’na katılmıştır.

 19.yüzyılın ortalarında, Batum, Rus İmparatorluğu’nun bir parçası olmuştur. Bu dönemde, şehir stratejik bir liman olarak önem kazanmış ve ticaretin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Aynı zamanda, Batum’un güzellikleri ve iklimi, burayı bir dinlenme ve tatil yerine dönüştürmüştür.

 19.yüzyılın başlarında, Batum, Sovyet Rusya tarafından ilhak edilmiştir. Sovyet döneminde, şehir önemli bir endüstri merkezi haline gelmiş ve petrol rafinerileri gibi tesislerle büyümüştür.

 1991’de Gürcistan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte, Batum bağımsız Gürcistan’ın bir parçası olmuştur. Bu dönemde, şehir turizm potansiyelini fark etmiş ve altyapısını geliştirmiştir. Son yıllarda, Batum, modern mimarisi, turistik cazibesi ve tarihi zenginlikleriyle Gürcistan’ın önemli turistik destinasyonlarından biri haline gelmiştir.

GÜRCİSTAN'IN TARİHİ

Gürcistan, Orta Doğu’dan Güneydoğu Avrupa’ya uzanan Kafkasya bölgesinde, zengin bir tarihsel geçmişe sahip olan bir ülkedir. Antik dönemlere dayanan tarihinde, Gürcistan, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Milattan önceki dönemlerde, Gürcistan toprakları, Urartu, Pers İmparatorluğuve Helenistik krallıkları gibi çeşitli imparatorlukların etkisi altında kalmıştır.

 Gürcistan’ın tarihsel gelişimindeki önemli bir dönem, 9. yüzyılda Gürcü Krallığı’nın kurulduğu Orta Çağ’dır. Bu dönemde, Gürcistan kültürel ve dini anlamda büyük bir gelişme göstermiş, Gürcü Ortodoks Hristiyanlığı bu süreçte önemli bir rol oynamıştır. 11. yüzyılda, Gürcistan’ın altın çağı olarak adlandırılan bir dönemde, siyasi güç ve kültürel etkiler zirveye ulaşmıştır.

 Ancak, 12. yüzyılda Moğol istilası ve ardından 15. yüzyılda Gürcistan’ın İran’ın Safevi İmparatorluğu tarafından işgali gibi zorlu dönemler yaşanmıştır. Bu süreçte Gürcistan, farklı devletlere bağlı olarak varlığını sürdürmüştür. 18. yüzyılın ortalarında, Gürcistan Rus İmparatorluğu’nun etkisi altına girmiştir. 19. yüzyılda, Gürcistan’ın bağımsızlık arayışları ve siyasi mücadeleleri devam etmiştir.

 1.yüzyılın başlarında Gürcistan, Rus İmparatorluğu’nun çöküşü sırasında bağımsızlığını ilan etmiştir, ancak kısa bir süre sonra Sovyetler Birliği’ne dahil olmuştur. Sovyet döneminde, Gürcistan, politik ve ekonomik değişimlere maruz kalmış, ancak aynı zamanda kültürel mirası ve dilini korumuştur.

 Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, 1991’de Gürcistan tekrar bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlık sonrası dönemde, Gürcistan demokratik bir yönetim kurma çabalarında bulunmuş, ancak bölgesel çatışmalar ve ekonomik zorluklarla karşılaşmıştır. Gürcistan, Kafkasya bölgesinde stratejik bir konuma sahip olarak, kültürel çeşitliliği ve tarihsel mirasıyla önemli bir ülke olarak varlığını sürdürmektedir. Günümüzde, Gürcistan, zengin tarih, eşsiz kültür ve muazzam doğal güzellikleriyle tanınan bir turistik destinasyon olarak öne çıkmaktadır.